1.12.2012

SON DÜDÜK ÇALMADAN...


Çalışma başlayalı on dakika olmuştu. Delikanlı, saçları, yüzü ve elbisesi terden sırılsıklam olmuş halde, soluk soluğa içeri girdi.
"Geciktiğim için özür dilerim. Arkadaşlar top oynuyordu. Ben de onlara takılıp kalmışım!"
Hem mahcup olmasın, hem de biraz rahatlasın diye, onu lavaboya yönlendirdim. 
"Lavaboya git! İyice temizlen de gel!" 
Geniş dairede insanımızın, dar dairede dostlarımın ve bizzat kendimin, ebedi hayatımızı ilgilendiren meseleler karşısındaki laubaliliğinin ıstırabından mıydı, bilmiyorum; ama o anda yanımda bulunanlara şöyle söyledim:
"Eğer kendimizi Allah için, topun arkasında hırpaladığımız kadar  harap etseydik, ihtimal ki, Cennet bize vacip olurdu!"

14.10.2012

BİR ŞEYLER YAPMAK LAZIM!


Sen "bir şey olmaz" dersin, diğeri de "bir şey olmaz" der. İki tane "bir şey olmaz" çakışır ve "bir şey" olur. O bir şey de "gözyaşı" olur.
-------------------------------------------
Servisle okula giderken emniyet kemerini bağladım. Şoför nedenini sordu. Medeniyet ölçülerine göre, aslında beni tebrik etmeliydi. Ben de yanıtladım. Aldığım karşılık ise "Korkma! Bir şey olmaz" oldu.
O gün asıl korkulması gerekenin, önlem alma düşüncesinin zihinlerde korkaklık olarak algılanması olduğunu fark ettim.
--------------------------------------------
Küçük kızımı tehlikeler konusunda uyarıyorum. İlginç ama cevap ne oluyor biliyor musunuz?
"Bir şey olmaz!"
Henüz beş yaşındasın! Ne zaman, kimden öğrendin bunu?
Yoksa şu "bir şey olmaz" algısı milletimizin genlerimize işlemiş de haberimiz mi yok?
--------------------------------------------

22.09.2012

ANNE BAŞA TAÇ İMİŞ...

Kadınlar; Allah(c.c)ın fıtratlarına derc ettiği derin şefkatten dolayı,  erkeklere göre çok daha güçlü sevme ve sevilme ihtiyacı hissederler. Eğer bu ihtiyacı gideremezlerse, kendilerinin en şirin ama mahrem azalarını bile  muhataplarının dikkatine arz eder ve böylece kendilerini sevdirmeye çalışır.
Kainatta hiç bir şey lüzumsuz yaratılmadı. O engin şefkatin kadına verilme sebebi, pek büyük şefkat ve merhamete muhtaç yavrusunu o engin his ile sarıp sarmalaması ve  koruyup kollamasıdır.
Ama bu amaca yönelik kendisine verilen duyguyu yanlış yerde kullanan kadın, bu suistimalden dolayıdır ki, beklediği sevgiyi muhatabında bulamamakta, sevilmek beklediği nazarlardan tahkir görmekte.
-------------------------------------------------------------
Belki bir menkıbe ama bence çok ibretlik:
Annesine karşı isyan edip baş kaldıran bir genç, önce annesini dövüp hırpalayarak incitir; sonra da hıncını alamayıp onu keser. Keserken de bıçağı parmağına kaçırır ve gayr-i iradî olarak “anam!” der. Onun bu feryadı üzerine annesinin ciğeri de, “yavrum!” diyerek oğlunun parmağına sarılır.
--------------------------------------------------------------
Bir gün birisi Resulullah'a (s.a.v) sorar: "Ben kime iyilik yapayım." Resulullah "Annene" der. Sonra tekrar kime diye sorduğunda tekrar "Annene" der. Adam tekrar sorar; Resulullah tekrar "Annene" der. Adam tekrar sorunca Resulullah bu sefer "Babana" diye cevap verir."
--------------------------------------------------------------
Rabbin şöyle buyurdu: Allah’tan başkasına ibadet etmeyin. Anneye ve babaya güzel muamele edin.Şayet onlardan her ikisi veya birisi yaşlanmış olarak senin yanında bulunursa sakın onlara hizmetten yüksünme, "öff!" bile deme, onları azarlama, onlara tatlı ve gönül alıcı sözler söyle. (İsra suresi 23. ayet)

29.08.2012

SANAT YOKSA, SEBEBİ VAR...

Bilgiyi ezberlemek; "bilmiş gibi" yapmaktır.  "-miş gibi yapmak"; yalanın ilk basamağıdır.
Bilginin bir vücudu yoktur. Ona hayat veren ise eylemdir.
Bilgi eyleme nüfuz edince ona mana kazandırır, marifet olur. Marifet eşyaya nüfuz edince, ona estetik kazandırır, sanat olur.

26.08.2012

SANATA YOLCULUK...

Bir öğrencinin (ya da kişinin) herhangi bir sanat faaliyetini takdir edebilmesinin yolu; kimi zaman üretmenin tadına varacağı, bazen de üretememenin ıstırabını duyacağı, kendi karakterine uygun bir çalışmanın içine dahil edilmesidir.

2.08.2012

KİM YAPIYOR, NE YAPIYOR?


"Ne yapıyorsun?" sorusuna kendi cüz-i irademizi işaret eden onlarca belki yüzlerce yanıt veririz. Hatta yaptığımız işlerin başkalarına atfedilmesinden de ciddi rahatsızlık duyar, derhal itiraz ederiz.
Peki, kendi irademiz dışında olup biten milyonlarca ve belkide milyarlarca şeyi, kainatı kuşatan O“Yüce İrade”ye atfetmeyip, yaratma fiillerini yarattıklarına taksim ederek O'nun mülkünde hırsızlık yapmış olmuyor muyuz?
-------------------------------------------------------------------------------
105 – Göklerde ve yerde Allah’ın varlığını, birliğini, kudretini gösteren nice deliller vardır ki, insanlar yanından geçip gittikleri halde yüzlerini çevirdiklerinden farkına varmazlar.
106 – Onların ekserisi, şirk koşmaksızın Allah’a iman etmezler. (Yusuf Suresi)
-------------------------------------------------------------------------------
Buğday tanelerini kuşlar taşıyarak bir araya topladı. Dağdan taşlar yuvarlanmaya başladı ve her taş buğday yığınının üzerine bir kez vurdu ve buğday un oldu. Rüzgâr esti unları dere ile buluşturdu. Buğday su karışımı akarken hamur gibi yoğruldu. Bu akan hamur deredeki bazı taşlara vurunca yapıştı. Öğleye doğru güneşten dolayı sular biraz çekilince hamur ortaya çıktı. Kızgın güneşte hamur pişti ve ekmek oldu. Ben de dereye yüzmeye gitmiştim o ekmekleri buldum ve karnımı doyurdum. 
İmkansız mı?
Eğer kainattaki ölçülmüş ve tartılmış sayılamayacak kadar kusursuz birleşim imkan dahilinde ise, bu neden imkansız olsun ki?

22.07.2012

ORUÇLU GEÇEN BİR GÜNÜN ANATOMİSİ...

Oruç apayrı bir ibadet...
Namazı mükemmel kılsan bile yirmidört saatte en fazla iki saat Yaratıcı'nla başbaşa kalırsın. Bu da ancak günlük hayatın akışından kendini soyutlayabildiğin nispette gerçekleşir.
Ama oruç böyle değil...
Günlük hayatın içinde, susayıp su başına koştuğunda yada acıkıp mutfağa yöneldiğinde aklına oruç tuttuğun gelir. Elbette bu düşünce orucu ne için tutuğunu, yani orucu emreden Rabbini de aklına getirir. Böylece gün boyu Allah (c.c) ile aranda her zaman olduğundan daha uzun muhavere başlar.
Bazen O'nunla öyle bir bağ kurarsın ki, bu açlık ve susuzluktan dolayı huzur duymaya bile başlarsın. O'nunla sohbette gibi olursun.
Oruç ibadetinin Cennetteki karşılığının bizzat Yüce Yaratıcı tarafından verilecek olması belki de bu yüzdendir.
-----------------------------------------------------------------
Ramazanın ilk günü bana, ihtiyacım olmadığı halde ne kadar fazla şey yemek istediğimin bir istatistiğini sundu.
En az iki kere evin çatısına doğru serpilmiş erik ağacına yöneldim.
Belki bir kaç kez kimseye görünmeden buzdolabından bir şeyler aşırmaya çalıştım.
Cuma namazına giderken yolumun üzerinde şırıl şırıl akan pınardan bir iki yudum içmek istedim.
Bir iki kez saatime bakıp öğle yemeğinin vaktinin geldiğini düşündüm.
Daldan sarkan fındık çotanaklarından bir kaç kez tırtıklamak istedim.
İlk gün o kadar uzun geldi ki yapmam gereken günlük işleri bitirdiğim gibi geri kalan zamanı değerlendirmek için de kendime ekstra meşgaleler buldum.
Akşam iftar olunca anladım ki standart yaşayışımız içinde gerekli olmayan bir çok tercihten dolayı zamanın günlük akışını delik-deşik ediyormuşum.

23.05.2012

FIRINDA AÇILAN DÜŞÜNCE KAPISI

Fırıncı sordu:
"Öğrencilerle nasıl geçiniyorsunuz, hocam? Yani iyi çocuklar vardır. Kötü çocuklar vardır. Çalışkanı vardır, tembeli vardır. Bazılarını bazılarından çok seviyorsunuzdur, mutlaka!"
"Bazılarını bazılarından çok sevmek" cümlesi sanırım vicdanımda kabul görmedi. Biraz da acıttı yüreğimi.
Dedim;
"Eğer bir öğrenciyi kötü tarafından tutarsan, onu ancak itersin. Böylece aranızda kocaman mesafeler oluşur ve ona ulaşamazsın."
Ardından devam ettim.
"Her öğrencinin sevilecek iyi bir tarafı vardır. Ben öğrencimi iyi tarafından tutarım. Zamanla da elimden geldiği kadar kötü taraflarını kırparım."
-------------------------------------------------
Risale-i Nur'da şöyle bir akıl yürütme vardır.
"Bir gemide dokuz cani ve bir masum olsa, o  masumun yaşam hakkı için o gemi batırılmaz"
 Ardında müellif devam eder.
"Bir insanda bir tane iyi huy ve dokuz kötü huy olsa bile, bu insana düşmanlık etmek zulümdür."
-----------------------------------------------
Allah Resûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Siz insanları mâdenler gibi bulursunuz. Onların câhiliye döneminde hayırlı ve değerli olanları, şayet dinî hükümleri iyice hazmederlerse İslâmiyet devrinde de hayırlıdırlar."

1.05.2012

BU DA LİSAN TEMİZLİĞİ!



İçindeki bir sürü değişim ve dönüşüme karşılık tertemiz bir dışa sahip  insanoğlu!
Bu değişim ve dönüşümlerin defalarca filtre edilmesinden hasıl olan kir ve pisliğin bünyene zarar vermemesi için uygun bir donanımla yaratılmışsın. Ayrıca bu atıkların Dünyanı kirletmesi için özel mekanlar geliştirmişsin.
Peki sana ne oluyor ki, kafanın içindeki çeşit çeşit fikri değişim ve dönüşümlerin sonucu olan ifadelerini filtre etmeden ter temiz olması gereken ağzından ve dilince fütursuzca etrafa saçıyorsun?
--------------------------------------------------

Kainatın İftihar Tablosu Efendimiz (s.a.v) buyurdular:
“Şu iki şey hakkında garanti verin ben de size cenneti garanti edeyim." O iki şey nedir diye sorulunca şöyle cevapladılar:
"Birincisi iki dudak arası, diğeri ise apış arasıdır”.

23.03.2012

GÜNÜNÜ GÖSTERİRİM BAK!

Herkesin "toplantı ve gösteri yürüyüşü" özgürlüğünden dem vurduğu şu günlerde bu kavramları biraz didiklemek istedim.

Gösteri "görünme" arzusunun tetiklediği, bir başkasına "kendini tanıtma, bildirme, fark ettirme" amacı taşıyan; bazen de kendisini gösterme sınırlarını aşıp "diğerine (gününü) gösterme" niyetiyle yapılan eylemdir. İslam literatüründe kişinin kendisini gösterme amacıyla yaptığı eyleme "riya" denir. Riya ise münafığın vasfı olarak zikredilir.

Ayrıca bir çok gösteri; fikirlerin kendini gösterdiği bir platform olmaktan çok, sembollerin putlaştırıldığı yerlerdir. Sembollerin konuşturulduğu yerde de düşüncenin dili susar.

Gösterilerin bir çoğu inşaayı değil, imhayı metot olarak kullanır. İmha etmek ise çok kolaydır. Onlarca kişinin onlarca günde yaptığı bir binayı bir haylaz bir kaç saniyede yıkabilir. Dolayısıyla gösterilerin bir çoğunda kişi, imhanın doğasından devşirdiği bu yıkıcı gücü kendisine ait sanarak aldanmaktadır.

Peki, İslamda yöntem nedir, diye sorulursa;
Sırasıyla ızdırap, tefekkür, nasihat ve dua gelir.

Yani kişi önce o olumsuz tablodan rahatsızlık duyar, sonra onu nasıl değiştireceği hakkında düşünür, ardından bu düşüncelerine meşru dairede aksiyona döker, en sonunda da bütün sebeplerin ve sonuçların Yaratıcısına dua dua yalvarır.
-------------------------------------------------------------
Bir de kâfirler dediler ki: “Şu Kur’ân okunduğunda ona kulak vermediğiniz gibi, ona karşı yaygara koparıp onun, başkaları tarafından anlaşılmasını da engelleyin. Ancak böyle yaparak üstünlük sağlayıp onu bastırmayı umabilirsiniz.” (FUSSİLET SURESİ 26. AYET)

(O kafirlerin) içlerinden önde gelen eşraf takımı derhal harekete geçip “Hâla mı duruyorsunuz, kalkın yürüyüp gösteri yapın ve ilahlarınız konusunda direnip dayanacağınızı ilan edin. Bu, cidden yapılması gereken bir şeydir.” dediler. (SAD SURESİ 6 .AYET)

8.03.2012

ŞİDDETİN KODLARI

"Bundan on beş sene evvel Rusya’nın kuzeyinde esir olduğum zaman doksan esir zabitlerimizle beraber büyük bir fabrika koğuşunda bulunuyorduk. Sıkıntı ve ruh darlığından çok münakaşalar, gürültüler oluyordu. Umumun bana karşı ziyade hürmetleri olduğundan teskin ediyordum. Sonra, sükûneti muhafaza için dört-beş zabiti tâyin ettim. Ve dedim; “Hangi köşede bir gürültü işittiniz, hemen yetişiniz. Hangi taraf haksız ise ona yardım ediniz.”
Hakikaten bu tedbir ile gürültünün önü alındı. Benden soruldu: “Ne için haksıza yardım ediniz, diyorsun?”

Cevaben, o zaman demiştim ki: “Haksız insafsızdır. Kırk dirhem kıymetindeki umumi huzur için bir dirhemlik menfaatinden vazgeçmez. Haklı adam ise insaflı olur. Bir dirhem hakkını, umumi huzur için arkadaşlarının menfaatine fedâ eder, bırakır. Gürültü kalkar, sükûnet iade edilir. Bu koğuştaki doksan zât istirâhat eder. Eğer, haklının yanında olunsa, gürültü daha da artacak. Bu tür içtimâi meselelerde, umumun menfaati dikkate alınır.”

Bediüzzaman Said Nursi hazretleri Lem'alar risalesinden Yirmi Sekizinci Lem'ada böyle yazmış.

Bence de bir çok kavga ve münakaşanın özünde kim haklı, kim haksız ayrımı; ve bu ayrımın ortaya çıkardığı kim kazanacak, kim kaybedecek kaygısı; ve bu kaygının tetiklediği mahkum değil hakim olma güdüsü var. Ne zaman kaybetmeyi de kazanmak kadar erdem sayar ve makul karşılayabilirsek, o zaman kadına, çocuğa, öğrenciye velhasıl birbirimize yönelen şiddet belasından  kurtulmuş olacağız..
--------------------------------------------------
“İşte onlar, gösterdikleri sabır ve sebattan dolayı çifte mükâfat alırlar. Onlar kötülüğe iyilikle mukabele eder ve kendilerine nasib ettiğimiz mallardan, Allah yolunda harcarlar.” (Kasas, 28/54)

15.01.2012

YANLIŞ HESAP!

Diyor ki;
Feleği semeği, çiçeği böceği, dağı taşı, uçan kuşu, gökte yıldızları, milyonlarca nebulozları, yani her şeyi yaratan tek şey; "Allah" fikri aklına sığmıyormuş.
Peki "bir şey"in, "her şey" olabilecek iken "o şey" olmasına sebep olan irade aklına sığıyor mu?
Ayrıca sen şimdiye kadar bir yaratılanı bir başka yaratılanla kıyaslayıp değerlendirme yaptın. Birisi 'ben şu kayayı kaldırabilirim' dediğinde, bir yaratılan olarak kendi tecrübelerin ışığında iddianın yanlış olduğuna karar verebildin.
Peki, tek O Yaratıcıyı neyle kıyasladın ki, her şeyi yaratmasından kuşku duyuyorsun? Sakın  O'nu  yarattıklarıyla kıyaslayarak bir hesap yanlışı yapıyor olmayasın?
----------------------------------------------------
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – De ki: O, Allah’tır, gerçek İlahtır ve Birdir.
2 – Allah Samed’dir.
3 – Ne doğurdu, ne de doğuruldu.
4 – Ne de herhangi bir şey O’na denk oldu. (İHLAS SURESİ)

4.01.2012

KIZIM SANA SÖYLÜYORUM, GELİNİM SEN ANLA!


Kızım! Bu gün sana hüsn-ü cemalinden dolayı aşık olan o delikanlının,  yarın sen yaşlanıp güzelliğini muhafaza edemediğinde başka güzel yüzlüleri aramak isteyeceğini göz ardı etmemelisin.
Öyleyse, senin hüsn-ü cemaline methiyeler düzene ehemmiyet verme! O delikanlı seni hiç kaybolmayan güzelliklerinden dolayı sevsin.  Sen de onun bu daimi sevgi ve hürmetine karşılık, hüsn-ü cemalini hediye et.
Şunu da aklından çıkarma ki;
Anne karnında bir heykeltıraş gibi çalışıp bu güzel yüzü sen yontmadın. Bilakis o;  Rabbinin sana bir hediyesidir.
Öyleyse, aynanın karşısına gide gele sana ait olmayan bu eserden dolayı ne gururlan ne de utan! Yok değil var, var ama canlı, canlı ama insan olarak yaratıldığın için şükret. O büyük 'Sanatkar'ı tanı, kusursuz sanatından dolayı secdeye kapan, ve pek kıymetli hediyesini iyi muhafaza et.

1.01.2012

SELAMSIZ BANDOSU!

Saat 00:00 gösterince havai fişekler patladı. Bazı insanlar "geliyor! geliyor!" dedikleri yeni yılı çığlıklar ve uğultularla karşıladılar.
Ben ise (eğer yeni bir yıl varsa, elbette eskisi de olmalı diyerek) eski dedikleri yılın son dakikalarını şöyle dolu dolu yaşamayı seçtim ve günlük hayat akışımı değiştirmeden, bu esintiyi kaleme aldım.
Şöyle ki:
Bittiği farz edilen eski yıl, bana ve bütün insanlara ait acı ve tatlı binlerce anı ile, rengimize, kokumuza ve duygularımıza boyanarak bir kişilik kazandı.
Geldiğini varsaydığımız yıl ise henüz bize ait hiç bir eseri barındırmadığı ve bize ne kadar yar olacağı belli olmadığından, benim için bir kıymet ifade etmedi. Dolayısıyla elimdeki sermayem olan şimdiki zamanımı, henüz alem-i gaybdan alem-i şehadete intikal etmemiş gelecek zamana methiyeler dizerek geçirmeyi  israf saydım. Bu sebepten, yüzümü eski yıla dönerek onunla dertleşmeyi tercih ettim.
---------------------------------------------------------------
Şener Şen'in sevdiğim filmlerinden birisidir "Selamsız Bandosu"... Tren yolu üzerindeki Selamsız kasabasından Reis-i Cumhur geçecektir. Kasaba sakinleri, köylülerden oluşan bir bando hazırlamaya karar verirler. Kasabadan geçerken, Reis-i Cumhur demiryolu güzergahında çalan bandoyu görecek, treni durduracak ve böylece kasabada mola verecektir. Bütün kasaba işini gücünü bırakır ve bin bir türlü zoruluklarla bir bando hazırlar.
Reis-i Cumhurun geçeceği gün her şey tamamdır. Tren görünür, bando çalmaya başlar. Bir tarafta bandonun sesi, diğer yanda ahalinin nümayişi ve lokomotifin sesi bir kaç saniyeliğine birbirine karışır. Trenin havalandırdığı toz dumanın içinde bir el kompartımanın penceresinden ahaliyi selamlayarak diğer kasabalara doğru uzaklaşır gider.
Velhasılı kelam, umarım  bizim yeni  yıl kutlamalarımız da "Selamsız Bandosu" nun sonundaki sahne gibi neticelenmez.
----------------------------------------------------
Bu arada "yeni yıl"ın ilk yazısını yazan ben oldum galiba...