17.12.2010

DEVİRMEK ÜZERİNE BİR MÜLAHAZA...


Bir tanıdığım bir şeyleri devirmekten bahsedince hafızam yıllar öncesine gitti. Devrim yapmaya çok yakın olduğum ama o büyük fırsatı kaçırdığım yıla.. Lise son sınıftaydım sanırım. Rahmetli babamla bahçeye gitmiştik. Hazırladığı bir yük fındık odununu sırtlayıp eve götürmemi söylemişti. Ben ki lisede okuyan, başarılı mı başarılı ve muhtemelen bir yıl sonra herhangi bir üniversiteye rahatlıkla girecek birisi sırtında bir yük odun mahalleden nasıl geçecektim? Ayıplamazlar mıydı beni? Yapamam dedim babama...gururuma yediremem dedim... Şöyle bir kırgın baktı bana... bir şey söylemedi... belki de söyleyemedi...Yükü yüklendi. Önde babam ve arkasında ben mahallenin içinde geçip evimize vardık.

Yıllar geçti...ama ben o olayı nedense hiç unutamamışım. Bir ukte olmuş içimde herhalde. Geçen bayram tatilinde bahçeye gittiğimde ilk aklıma gelen şey o oldu.
Şimdi düşünüyorum da ben o gün devrim yapma şansını kaybetmişim. Gurur ve kibir putunu devirme şansını o gün yitirmişim.

Memlekete gittiğimde annemin çekyatlarını yıkamam insanlar arasında mevzu olmuş...sonradan öğrendim...
Evet, ben o günkü kaybımın diyetini bu gün ödüyorum... Ve bunun içinde hiç bir fırsatı es geçmiyorum...

Ve diyorum ki, devrim yapmak isteyen önce içine baksın.... gurur, kibir, tembellik, cehalet ve nefret putlarını devirsinler. O zaman görecekler Yusuf yüzlü, Mesih soluklu, Muhammedi ruhlu doğuşların başladığını...

İçindeki putları devirmeden dışarıya intizam vermeye kalkışanlar, arkalarında yıkımdan başka bir şey bırakmadılar. İşte! Firavunlar, Nemrutlar, Tiranlar, Neronlar bu yanılgının tarihe birer hediyesidir.
**********************************************************************************
Hadis-i şerifte, "Senin en büyük düşmanın, seni çepeçevre kuşatan nefisindir" buyruldu. Peygamber Efendimiz Tebük savaşından dönünce de, "Küçük cihattan büyük cihada döndük" buyurdu. Eshab-ı kiram, (Ya Resulullah büyük cihat nedir?" diye sual edince, Peygamber Efendimiz, "Nefisle cihattır" buyurdu.

27.11.2010

KAYGI-SIZ MIYIM?

Bayram tatilinde memlekete gidince öğrendim ki, çevremdeki insanlar tarafından kaygısız olarak tanınıyormuşum. Hatta ablamın komşusu olan bir kadın bile böyle düşünüyormuş. Bir sohbet esnasında bana "sen çok rahat birisin..Kardeşin ve ablana benzemiyorsun" demesin mi! Bu kanaate de şöyle ulaşmış: "Olan biten şeyleri çok dert etmiyorsun."
Biraz daha sohbet koyulaşınca anladım ki, onların dertlenmekten kasıtları benim dertlenmek dediğim şeyden çok farklı... ve ona şöyle söyledim.
"İki kısım insan vardır: Birinci kısım insanlar, diğer insanlarla boğuşur. İkinci kısım insanlar ise insanlarla değil, sorunlarla boğuşur. Ben ikinci kısımdakilere dahilim."
Ve ekledim: "Dertlenmek demek hasta olmak demek değildir. Olan bitene kayıtsız kalmamak demektir."

Tabi bütün bunları edebi bir dil kullanarak söylemedim:)) Yani dil sorununa da bigane değilim.

*****************************************************************
Allah'a dayan, sa'ye(emek) sarıl, hikmete ram(teslim) ol
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.
Mehmet Akif

20.10.2010

GÜLÜMSEMENİN BÖYLESİ....

Küçük kardeşimle aramızda sadece bir yaş fark vardır. Bu yüzden çocukluğumuzda bir çok meselede onunla çatışır ve genellikle de dövüşürdük. Ama ben daha güçlü ve kuvvetli olduğum için onu şöyle altıma alır ve güzelce ezerdim. Lakin kendisi benden daha sinirli olduğundan onu bırakmam halinde bana bir şey yapmayacağına dair söz alır ve ancak o zaman serbest bırakırdım.

Geçenlerde bir devlet adamı bir başka devlet adamına, başörtülülerin başörtülü olmayanlara baskı yapmayacağı konusunda kendisi teminat verdiğini söyledi. Bana yukarıda anlattığım çocukluk yıllarımı anımsattı. Bu devlet adamlarımıza şöyle dua ettim: " Beni gülümsettiniz. Allah da sizi gülümsetsin."

10.10.2010

SUÇLU KİM Mİ....


Sürekli başkasının ayıp ve kusurlarını araştıran kişi o kadar talihsizdir ki, kendinde saklı hazinelerle neler yapabileceğinin farkına bile varamaz.


***********************************
Peygamber efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem): "Bir müslümanın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter."
************************************
Allah (celle celaluhu) hucurat suresi 12. ayet buyuruyor:
"Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zanların bir kısmı günahtır.
Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın. Kiminiz kiminizi gıybet etmesin. Hiç sizden biriniz ölmüş kardeşinin cesedini dişlemekten hoşlanır mı?"

8.09.2010

SÖZ SÖYLEMEK ÜZERİNE....

Kişi kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşur...yani toplumun konuşma biçimini değiştirmek istiyorsanız önce kullandığı kelimelelerini değiştirmelisiniz.
Dil bilimci Noam Chomsky herhangi bir durumu ifade etmek için kullanılan kelimenin psikolojik ve sinirsel durumda farklılıklar oluşturduğunu gözlemlemiş.

ulusalcı
milliyetçi
tarikatcı
ayrılıkçı
solcu
sağcı
erbakancı
apocu
dinci
bölücü
türbanlı
.
.
.
Bu ayrıştırıcı kelimeleri hayatımızdan atmadıkça uzlaşı pek kolay görünmüyor....

Hatta o kadar ki, yukarıdaki cümleyi önce şu şekilde yazdım:
"Bu ayrıştırıcı kelimeleri hayatımızdan atmadıkça uzlaşı çok zor görünüyor"....ve beni huzursuz etti... çünkü içinde "zor" kelimesini barındırıyor, bir şeyin olamayacağına vurgu yapıyordu.
Ama yeni yazdığım cümle "kolay" kelimesini barındırıyor ve cesaretinizi artırıyor. Kelime deyip geçmemek lazım..
Yunus Emre:
Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz diye ne güzel söylemiş.

*********************************************************
Allah Resulü(a.s.) buyurdular: " Kim ki Allah'a ve ahret gününe inanıyorsa ya hayır konuşsun yahut sussun."

Allah(c.c.) Hz. Musaya(a.s) şöyle buyurdu: "Gidin. Firavun’a, zira o iyice azdı. Ona tatlı, yumuşak bir tarzda hitab edin. Olur ki aklını başına alır, yahut hiç değilse biraz çekinir.” Taha Suresi 43-44. ayetler.

Allah(c.c.) Hz. Muhammed'e (a.s.) şöyle buyurdu: "İnsanlara yumuşak davranman da Allah’ın merhametinin eseridir. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. "Al-i İmran Suresi 159. ayet.

7.09.2010

KULAKTAN KULAĞA...


Peygamber efendimiz (a.s), "her duyduğunu nakletmesi kişiye yalan olarak yeter" buyurdular.

Demek ki, -mişli geçmiş zaman kullanırken dikkatli olmak gerekiyor.

18.08.2010

BİR DİLİM KARPUZUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ.....


Bu gün öğleye doğru öyle bir susadım ki, akşam iftarda yiyeceğim soğuk bir dilim karpuzun tadı vakit geçtikçe arttı da arttı. İftar vakti yaklaştıkça artık karpuzdan başka gıda almayacağımı düşünmeye başladım. Galiba karpuza aşık olmuştum(!) Ama vakit gelip bir iki dilim yiyince bu karpuzun da öncekilerle aynı tada sahip olduğunu anladım. 'Bu muyda benim gün boyu beklediğim tat' demeye bile başladım.
Anlaşılan ben gün boyu pınar başlarında, buz gibi soğuk sularda soğuttuğum hayalimdeki karpuzu istiyordum.
Demek ki bir şeyin kıymeti onun varlığında değil eksikliğinde anlaşılıyor. Önceki yıllarda bir öğrenci velim oğlunun her istediğini satın almasına rağmen onu memnun edemediğini söylediğinde galiba bu durumu gözden kaçırıyordu.
Acaba, mutluluk bir şeyin yokluğunda, o şeyin varlığını hayal etmekte midir? Ne dersiniz?

10.01.2010

DİNLE! ÖNCE BİR DİNLE!


Dinlemelisin ki, anlayasın... anlamalısın ki doğru mu yanlış mı farkına varasın...farkına varmalısın ki yeni sentezler yapabilesin ve yeni fikirler üretebilesin...yeni fikirler üretmelisin ki insanlara söyleyecek sözün olsun...yoksa alkışlara, sloganlara mahkum olursun... Onlar da sadece dil ve kol kaslarını geliştirler. Unutma! Dil kası en güçlü varlıklar otçul memelilerken, kol kası en güçlü olanlar odun taşıyanlardır...

9.01.2010

KİMİN MALI?

Akşam ekmek almak için fırına yürüyordum. Aklımdan başka şeyler de satın almak geçti. Birden durakladım.
"Neden onları satın alıp boş yere para harcayayım" dedim kendime. Sanki onları yiyince daha mı mutlu olacaktım.
İçimden bir başka ses cevap verdi: "Para harcamayıp ne yapacaksın? Sonunda ölüm yok mu? "
Diğer ses durur mu? Hemen karşılık verdi: "Yeyip ne yapacaksın? Sonunda hesap yok mu?"
Onlar böyle tartışırken bambaşka bir ses araya girdi. "Boşuna tartışmayın. Ne para, ne gıda size ait değil... Para size ait olsa, ay sonunda bitmezdi. Gıda sizin olsa kanalizasyona gitmezdi. "

Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara suresi-155. ayet)