1.01.2011

CUMARTESİNİN GELECEĞİ CUMADAN BELLİDİR (Mİ?)


Yılbaşı kutlamalarıyla ilgili bir grubun diğerini gâvur adetlerini taklitle, diğer grubun da ötekini gericilik ve yobazlıkla suçlamasını gülümseyerek izliyordum. Ta ki Perşembe günü bir öğrencim gelip cumartesileri mutat gerçekleştiğimiz ulusal bilim olimpiyatı hazırlık çalışmasını yapıp yapmayacağımızı sorana kadar.

“Elbette yapacağız. Çalışmamamız için bir sebep mi var?” dedim ona.

“Tabi hocam. Cumartesi günü yeni yılın ilk günü” dedi.

“Olsun!” dedim… “Bizi çalışmaktan alıkoyan sebep ne ola ki?”

“ Ocağın biri hafta içine denk gelse tatil olacaktı” dedi…

“Doğru” dedim. “Ama biz zaten çalışmalarımızı hafta sonu yani tatil günü gerçekleştirmiyor muyuz? Ocağın biri de o günlerden birisi olsun.”

“Ama hocam” dedi… “Biz akşam ailecek toplanıyoruz. Gece geç yatarız. Sabah kalkıp gelmek zor olur”

“Anlaşıldı” dedim… “Ben de o günü aileme ayırırım…”

“Hakikaten hocam yeni yılı merakla beklemiyor musunuz? Yani ertesi gün yeni bir yıla başlayacaksınız.” dedi.

“Güneşin yeni yılda doğup doğmayacağına dair elimde kesin bir kanıtım yok!” dedim.

Bu arada sınıfta bir gülüşme oldu.

“Yani ” dedim… “Belki hava bulutlu olur… -Güneşi gördüm- diyemem. Belki de Güneş beni görür, ama ben onu göremem.”

Sonra ekledim… “Ben yeniden doğacaksam yıla değil, her güne yeniden doğmayı tercih ederim. Güneş bile bir gün doğduğu noktadan ertesi gün doğmuyor. Dünyamız uzayda geçtiği yerden bir daha geçmiyor. Vücut hücrelerimiz bile sürekli yenileniyor ve altı ayda fizyolojik olarak başka bir insan oluyoruz. ”

Tabi… Gençler biraz şamatacı oluyor. Eller havaya kalkınca hemen durdurdum… “Bu alkış işinin de modası geçti… Siz de artık yeni bir yıkama yağlama yöntemi bulun.”

************************************************

Ünal der ki doğduğum gün başlamış yeni yılım,

Feleğin çemberinde geçer gider günlerim.

An gelir gece olur cansız kalır bedenim,

Melek bana gülümserse, ruhum ancak şad olur,

Mevla kul kabul ederse, gedadan sultan olur.

************************************************

(Onlar) kendi aralarında sessizce konuşurken: “Dünyada, olsa olsa on gün kadar bir şey kaldınız” derler. Aralarında konuştukları konuyu Biz pek iyi biliriz. Onların en mûtedil ve en makul olanı, o zaman “Siz bir günden daha fazla kalmadınız.” diyecek. Taha (103-104)

Hiç yorum yok: