19.03.2009

DERDİM BANA DERMAN İMİŞ!


Hani bir hastane fobisi vardır. İnsan hasta da olsa kendi imkanlarıyla iyileşmeye kalkar. Ama asıl korkusu bu değildir. Tedavi gerektiren bir teşhisin tesbit edilmesinden korkar. Çünkü tedaviler genelde acı verir. Ama hayatın sağlıklı bir şekilde devamı için bu şarttır. Yoksa sonunda ölüm vardır.
Aynı şey insanın sosyal hayatında da söz konusudur. Adam manen hastadır. Bu rahatsızlığını bilir ama teşhis edilmesini istemez. Hata ve kusurlarının söylenmesinden rahatsızlık duyar. Çünkü manevi hastalıkların tedavisi güçlü bir irade kararlı bir tedavi süreci ister. O iradeyi de ancak güçlü bir bünye ortaya koyabilir.
Hiç kimse güçsüzlüğü kabul etmek istemez. Bunun yerine teşhisi koyan doktoru ve onun reçetesini reddeder. Kendi imkanlarıyla da bu engeli aşamadığı için o derdin sıkıntısını ölünceye kadar çeker. Allah(c.c.) inayetini üzerimizden eksik etmesin.


Yalana, sahtekârlığa, günaha dadanan her kimsenin vay haline! Böylesi, Allah’ın kendisine okunan âyetlerini işitir de sonra kibrine yediremeyip büyüklük taslayarak, sanki onları hiç işitmemiş gibi inkârında direnir. Ona gayet acı bir azabı müjdele! (el-Casiye, 45/7-8)

Öyle insanlar vardır ki hiçbir delile dayanmaksızın, halkı Allah yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için laf eğlencesi satın alırlar.İşte onları zelil ve perişan eden bir azap vardır.
Kendisine âyetlerimiz okunduğunda, sanki onları işiten kendisi değilmiş gibi, sanki kulaklarında ağırlıklar varmış gibi, son derece kibirli olarak sırtını dönüp uzaklaşır. Onlara gayet acı bir azap verileceğini müjdele! (Lokman, 31/6-7)

Hiç yorum yok: